Günümüz dünyasının değişen ve gelişen teknolojiye bağımlı olarak gerçekleştirdiği hızlı tüketim ve yüksek kazanç beklentisi iktisadi anlamda olumlu gelişmeler meydana getirirken işçi-işveren ilişkileri bakımından özellikle iş sağlığı ve güvenliği bağlamında olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir. Uygulamada çalışma sürelerinin aşılması, gereken tedbirlerin alınmaması ve dikkatsizlik gibi çeşitli faktörlerin etkisiyle iş kazaları meydana gelebilmektedir. İş kazaları, tarafların ne ölçüde sorumlu olduğunun sınırlarını belirlemek, gerekli tedbir ve önlemlerin alınarak maddi ve manevi külfetlerin önüne geçebilmek bakımından açıklanması ve anlaşılması önemli bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Makalemizde iş kazası kavramına ilişkin merak edilen sorulara yanıt arayacağız.

 

Kaza temel itibariyle istenilmeyen ya da beklenmeyen bir davranış sonrasında meydana gelen olay olarak tanımlanmaktadır. İş kazası ise sonucunda ölüm, meslek hastalığı ve birtakım yaralanmalara sebep olan ve beraberinde maddi kayıpları da içinde barındıran çok boyutlu bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. İş kazası tanımı yapılırken işveren endeksli değil kurum endeksli bir yaklaşım gözetilmelidir. Zira bir kazanın iş kazası olup olmadığı işverenin yükümlülüğü açısından değil Sosyal Güvenlik Kurumu’nun yükümlülüğü açısından tanımlanır. İşverenin yükümlülüğü ayrı bir hukuki müessese olarak karşımıza çıkmaktadır.

 

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), iş kazasını “önceden planlanmamış, bilinmeyen ve kontrol altına alınmamış olan, etrafa zarar verecek nitelikteki olaylar” şeklinde tanımlarken, Dünya Sağlık Örgütü “önceden planlanmamış, çoğu kişisel yaralanmalara, makinelerin ve araç gereçlerin zarara uğramasına, üretimin bir süre durmasına yol açan bir olay” şeklinde tanımlamıştır. İş kazası tanımı yapılırken işveren endeksli değil kurum endeksli bir yaklaşım gözetilmelidir. Zira bir kazanın iş kazası olup olmadığı işverenin yükümlülüğü açısından değil Sosyal Güvenlik Kurumu’nun yükümlülüğü açısından tanımlanır. İşverenin yükümlülüğü ayrı bir hukuki müessese olarak karşımıza çıkmaktadır.  6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu iş kazasını “işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olay” şeklinde tanımlamaktadır.

 

İş kazası gerek uluslararası gerekse ulusal mevzuatlarda düzenlenen önemli bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. İş kazası Türk hukukunda 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, 4857 Sayılı İş Kanunu ve 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda düzenlenmiştir. 5510 sayılı kanun iş kazasına ilişkin tam anlamıyla bir tanım yapmazken hangi hallerin iş kazası olduğunu sınırlı sayı ilkesi gereğince belirtmiştir. Buna karşılık Yargıtay (Yargıtay 10. HD, 04.02.1980, 1980/6407 Esas, 1980/624 Karar) söz konusu hükmün tanımlayıcı hukuk kuralı niteliğinde olduğunu ifade etmektedir. 6631 Sayılı Kanun’a göre işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olay iş kazası olarak tanımlanmıştır.

 

Bir kazanın iş kazası sayılabilmesi için çeşitli şartların varlığı aranmaktadır.

  1. Bir kazanın meydana gelmesi
  2. Kazaya maruz kalanın sigortalı olması,
  3. Kaza sonucunda sigortalının ruhen veya bedenen engelli hale gelmesi,
  4. Kazanın maddede belirtilen (md. 13/1(a)’dan (e)’ye kadar sayılan) hallerden birine uygun olarak gerçekleşmesi

 

Bazı yazarlar illiyet bağının da sayılan şartlar içerisinde yer aldığı görüşünde iken kanaatimizce illiyet bağına ilişkin farklı bir değerlendirme yapmak gerekli olacaktır. İlliyet bağı, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun yükümlülüğü bakımından gerekli olmayıp işverenin yükümlülüğü bakımından aranan bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Zira Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu anlamında iş kazası sayılan her olay işverenin hukuki sorumluluğuna yol açmaz. Yargıtay bir kararında (YHGK.6/7/2005, E.2005/10-444, K.2005) sigortalının işyeri sınırları içinde bulunduğu sürede kazanın meydana gelmesini yeterli bulurken ilaveten illiyet bağının varlığını aramamıştır. Yargıtay vermiş olduğu başka bir kararda da işveren tarafından temin edilen otelin tuvaletinde iş saatleri içinde meydana gelen kazayı iş kazası saymıştır. Yüksek mahkeme ilgili kazanın işyerinde ve işin yürütümü sırasında meydana geldiği gerekçesine dayanarak illiyet bağının varlığını aramamıştır (Y10HD., 14.9.1994, 11128/16216).

 

ILO’ya göre kaza çeşitleri gün kayıplı kazalar, kısıtlı çalışmaya yol açan kazalar, küçük kazalar, ucuz atlatılan kazalar ve emniyetsiz hareketler şeklinde bir ayrıma tabi tutulmuştur.

a) Gün Kayıplı Kazalar: Ölümlü kaza, kalıcı tam sakatlık, kalıcı kısmi sakatlık, geçici iş göremezlik halleridir.

b) Kısıtlı Çalışmaya Yol Açan Kazalar: Kısıtlayıcı Geçici Yaralanma, Süreli Tıbbi Müdahale

c) Küçük Kazalar: İlk Yardım, Sıyrık, Kesik, Maddi Hasarlı Kazalar

d)Ucuz Atlatılan Kazalar

e)Emniyetsiz Hareketler

CategoryLegal Advice
Write a comment:

*

Your email address will not be published.